Преводи за „tint“ в немски » турски речника

Tinte СЪЩ f

Tinte

mürekkep

I . tief ПРИЛ

1. tief (nicht flach):

tief

derin

2. tief (niedrig):

tief

alçak

3. tief (Teller):

tief

çukur

4. tief (Stimme):

tief

kalın

es ist 5 Meter tief

5 metre derinliğinde

II . tief НРЧ

tief

derin olarak

bunt ПРИЛ

bunt (mehrfarbig)

karışık renkli

bunt (farbig)

renkli

bunt (scheckig)

aklı karalı

bunt (scheckig)

alaca bulaca

bunt прен (gemischt)

(karma) karışık

Cent СЪЩ м

Cent

sent

Cent

cent

Font СЪЩ м (Schriftart)

Font

yazıtipi

Font

yazı karakteri seti

Font

font

tat ГЛАГ прх

tat → tun:

Вижте също: tun

tun <tut, tat, getan> ГЛАГ прх

1. tun (machen):

tun

yapmak

tun etw

etmek -i

2. tun (bewirken):

tun etw

meydana getirmek -i

3. tun (setzen, legen, stellen, stecken):

tun etw in/auf etw

koymak -i -e

sein Bestes tun

elinden geleni yapmak

ich habe zu tun

işim var

ich habe damit nichts zu tun

bu işle hiç bir ilgim yok

mit etwas zu tun haben

bir şeyle ilgisi [oder ilişkisi] olmak

tun und lassen, was man will

istediğini yapmak

so tun, als ob ...

-miş gibi yapmak

Sie tun gut daran, zu ...

-mekle iyi edersiniz

er tut nur so

öyleymiş gibi yapıyor

das tut mir gut

bana iyi geliyor

tot ПРИЛ

1. tot (leblos):

tot

ölü

tot

ölmüş

2. tot (nicht rege):

tot

cansız

tot

hareketsiz

3. tot (glanzlos):

tot

sönük

tot

donuk

4. tot (öde):

tot

ıssız

5. tot (unergiebig):

tot

verimsiz

tot geboren

ölü doğmuş

sich tot stellen

kendini ölmüş gibi göstermek

trat ГЛАГ нпрх, прх

trat → treten:

Вижте също: treten

I . treten <tritt, trat, getreten> ГЛАГ прх (mit dem Fuß stoßen)

treten jdn/etw

tekmelemek -i

treten jdn/etw

tekme atmak -e

II . treten <tritt, trat, getreten> ГЛАГ нпрх +sein (be-, hinein-)

treten in etw

girmek -e

auf etw treten

bir şeye (ayak) basmak

etw mit Füßen treten (missachten)

bir şeyi çiğnemek

tut ГЛАГ прх

tut → tun:

Вижте също: tun

tun <tut, tat, getan> ГЛАГ прх

1. tun (machen):

tun

yapmak

tun etw

etmek -i

2. tun (bewirken):

tun etw

meydana getirmek -i

3. tun (setzen, legen, stellen, stecken):

tun etw in/auf etw

koymak -i -e

sein Bestes tun

elinden geleni yapmak

ich habe zu tun

işim var

ich habe damit nichts zu tun

bu işle hiç bir ilgim yok

mit etwas zu tun haben

bir şeyle ilgisi [oder ilişkisi] olmak

tun und lassen, was man will

istediğini yapmak

so tun, als ob ...

-miş gibi yapmak

Sie tun gut daran, zu ...

-mekle iyi edersiniz

er tut nur so

öyleymiş gibi yapıyor

das tut mir gut

bana iyi geliyor

tun <tut, tat, getan> ГЛАГ прх

1. tun (machen):

tun

yapmak

tun etw

etmek -i

2. tun (bewirken):

tun etw

meydana getirmek -i

3. tun (setzen, legen, stellen, stecken):

tun etw in/auf etw

koymak -i -e

sein Bestes tun

elinden geleni yapmak

ich habe zu tun

işim var

ich habe damit nichts zu tun

bu işle hiç bir ilgim yok

mit etwas zu tun haben

bir şeyle ilgisi [oder ilişkisi] olmak

tun und lassen, was man will

istediğini yapmak

so tun, als ob ...

-miş gibi yapmak

Sie tun gut daran, zu ...

-mekle iyi edersiniz

er tut nur so

öyleymiş gibi yapıyor

das tut mir gut

bana iyi geliyor